The Dark Tower

Süre: 1s 35dk

Tür: Fantastik, Macera

Yönetmen: Nikolaj Arcel

İlk fragmanları dönmeye başladığı zaman, Stephen King'in Kara Kule serisine kısmende olsa bağlı kalacağını  zannederek heyecanlanmıştım ama film ortaya çıkınca, alakasız saçma sapan birşey olduğuna yönelik yorumlar gördüm. Haliyle 2017 yılında vizyona giren filmi izlemedim. Çünkü ne istek kaldı, nede merak. 

Kara Kule serisi roman olarak benim için bir efsanedir. Direk kafadan, çölde giden bir silahşor ile başlar sonrasında yanına bir çocuk dahil olur olaylar gelişerek ilerler. Yedi kitaptan oluşan serinin ilk üç kitabını yazdıktan sonra yazar, ilham konusunda sıkıntıya düşmüş olmalı ki  dördüncü kitabı yanılmıyorsam yirmi küsür yıl sonra yazmış. Neyse, sonuç olarak bu filmde böyle güzel bir serinin nasıl içine edildiğini görmüş oluyoruz. 

Neyse filme dönecek olursak, zamanın merkezinde bir kara kule var. Bu kule, iç içe giren paralel dünyalar için çok önemli bir görev üstleniyor. Bazı karanlık güçlerin ortaya çıkmasını isteyen siyahlı büyücü ise bazı psişik çocukların güçleri ile bu kuleyi yıkmaya çalışıyor. Filmin  genel gidişatı, kuleyi yıkmak isteyen siyahlı adama karşı, iyi olan silahşorun mücadelesini anlatıyor. 

Kitaptan bağımsız düşünürsek orta ayarlarda bir film olmuş. Aksiyon sahneleri için başarılı diyebilirim. Özellikle silahşor figürünü canladıran eleman iyi iş çıkarmış. Kitap olarak, bu seriye takık değilseniz vakit geçirmelik olarak izleyebilirsiniz.

Mustang

Fransa'nın Oskar'ı  olarak bilinen, César Sinema Ödülleri'nde toplam 4 ödül birden toplayan yapım, uzun süredir listemdeydi. Blu Tv'de denk gelince izleme fırsatı buldum.

Elalem Ne Der Sonra

Filmde, beş kız kardeşin komşuların dedikodusu sonucu eve hapsedilmesi anlatılıyor. Taşra tipi halk tipinin geri bakış açısının işlediği konuda beş kız kardeş hapis hayatı yaşamaktadır. 

Kendi hallerinde yaşarlar, balkonda güneşlenirler. Haliyle bu baskı onları yasak olan özgürlüğe daha çok iter. Daha sonra evin büyükleri, kızlar yoldan çıkmasın diye küçük vs dinlemezler evlendirmeye kalkışırlar. 

Toplum baskısı sonucu özgürlükleri kısıtlanan kızlar, yasak olana daha çok eğilim gösterir ve dengeler hepten karışır. 

Toplumun bir çok farklı kesiminden farklı yorumlar alan filme ben bayıldım. Milletin ne dediğinden daha çok bireylerin doğru ve kontrollü özgürlük içinde yetiştirilmesini savunan yapım, ince mesajlar veriyor. 

Stefan Zweıg - Kızıl

Üniversite öğrencisi Berger eğitimi için Viyana'ya yerleşir. Viyana’nın büyüsü, insan ilişkileri Berger'i çok etkiler. Yan odadaki komşusunun fiziksel özellikleri ve rahat tavırlarını imrenerek gözlemler.

Yandaki oda arkadaşı ile iletişim kurmaya çalışır. Arkadaşının fiziki olarak üstünlüğü Berger'in iç dünyasında kompleks olarak sürekli kafasını kurcalar. Karşı cinse karşıda hayli kapalı olan bu vatandaş, kendi kısır döngüsü içinde bir sorgulama ile yaşar.

Olaylar içinde mini bir beyin fırtınası yaptıran kitap, tam konuya gireceği anda bitiveriyor. :)