Sayfalar

27 Şubat 2019 Çarşamba

Kültür-Sanat / Wulf Dorn-Travma


                                                                   




Wulf Dorn-Travma


Sesler.
Bir sürü ses.
Fısıldıyorlar, gülüyorlar, tıslıyorlar ve ağlıyorlar.
Gitgide yükseliyor sesleri, gitgide, gitgide.



Bazı psikolojik-gerilim kitapları vardır, insanı ürkütür, fakat bazısı vardır ki, hem ürkütür hem de düşündürür.

Bu kitap en başta, sonunu gösterip daha sonra o sonun nasıl geliştiği şeklinde ilerliyor.

Arka kapağındaki özet çerçevesinin dışına çıkmadan, Almanya'nın sakin bir şehrinde, bir abla-kardeşin başından geçen bazı olaylar sonucunda kendilerini, yakında bulunan küçük bir köydeki  yazlık tipi evlerine atarlar. Bu köyde bazı ilginç olaylar baş gösterir ve insanlar kaybolur. Kitaptaki bu sonuç aslında kitabın giriş kısmını oluşturuyor.

Kendini buradaki olaylardan kurtaran bayanlardan biri, bazı olaylar sonucunda polis korumasına ve sorgulama sürecine alınır. Ana hikaye bundan sonra süreçler içerisinde gelişir.

Kitabın sonundan tam işleri mantık çerçevesine oturttuğunuz zaman gelişen olaylarla gene beyin yakmaya başlarsınız. İşet kitabın ilgi çekici ve fark yaratan kısımda burası.

Yazarın anlatım dili, betimlemeler çok başarılı. Kitaba kapaklandığınız zaman rahat iki günde bitireceğiniz cinsten. Konuda öyle dallı budaklı değil tek çizgide ilerliyor.

Bu yazarın dört kitabını daha okumuştum, hepsi birbirinden güzeldi. Son okuduğum bu kitapta diğerlerinden aşağı kalır cinsten değil.

25 Şubat 2019 Pazartesi

Sinema-Dizi / Anne




Anne

Öyle bir film düşünün ki kimi seyircide hayranlık, kimi seyircide oflama puflama sıkılma alameti göstersin. 2017 yılında izlediğim baş rollerini Jennifer Lawrence ve Javier Bardem’in paylaştığı bu yapımı izlerken film arasında salonun yarısı boşalmıştı.

Evet, film bazen sıkıcı ilerledi fakat ara ara gelişen olaylar, izleyiciye  tarihi ve dini olgularla verilmek istenen mesajlar, filmin içeriğini anlayan izleyicilerin salonda kalmasını sağladı. Sosyal medyada filmi beğenen izleyicilerin, filmi övmesinin arkasında yatan temel neden buydu. 

Konuya girmeden belirteyim bu film eleştirmenlerden geçer not aldı.

Konuya birazcık girecek olursak, evli iki çift şehirden uzak eski bir malikaneye taşınır. Zaman zaman eve ilginç kişiler misafirler gelir. Evdeki çiftimizden bay olanı bir şairdir. Şairin konukları gelmeye başlar ve bu konukların sayısı ve profili git gide gizemli bir hale gelmeye başlar. Gel zaman git zaman ev misafirlerden dolar taşar. Evde cinayetler baş gösterir, polis eve operasyon düzenler, askerler ortaya çıkar bir anda cephe savaşı baş gösterir, evde garip tarikatlar oluşur, en sonunda Jennifer doğum yapar ortalık çorba olur.

Bu bahsettiğim süreçler aslında, yönetmenin dünya ve dinler tarihindeki süreçlere dolaylı olarak göndermelerinden oluşuyor.

Film bittikten sonra bir hafta çevremdekilerle tartışacak sorgulayacak malzeme çıkmıştı.

22 Şubat 2019 Cuma

Teknoloji / Huawei P Smart 2019 64 Gb





Huawei P Smart 2019 64 Gb 


Çin’in ulusal markası Huawei telefon pazarında da hayli iddialı yüksek bir konuma yerleşti.

Giriş-orta ve üst kategoride birçok alternatif ile tüketicinin karşısına modeller sunan Huawei, özellikle orta segment fiyat-performans ürünleri ile dikkat çekiyor.

2019 model Huawei P Smart, 2018 model olan kardeşine göre öyle çok radikal değişiklikler ile gelmiyor. Çok az büyüyen ekranı, 3000’den 3400 mah’a çıkan batarya ve kameraya eklenen yapay zekâ özellikleri belli başlı farklılıklar. Özellikle 2000 TL gibi bir fiyatla sunulan bu ürün, telefon pazarındaki yüksek fiyatları görünce ideal bir alternatif olarak duruyor.





Huawei P Smart 2019’un belli başlı özellikleri şu şekilde.

- Ön yüzeyde damla çentik kullanılmış. Yani ekran, yüzeye daha fazla yayılıyor yüzeyi daha verimli kullanıyor.

- 6.2 inç  2340x1080 Full HD ekran

- Kirin 710 2.2 GHZ 8 çekirdekli işlemci

- 64 GB dâhili hafıza

- 3 GB bellek

- SD kart yuvası ( 512 GB’ta kadar )

- Çift sim kart desteği

- 3400 mah batarya

- Arka kamera 13 mp  ve 2 mp. 2 mp kamera alan derinliği sağlıyor.

- 8 mp ön kamera

- Yüz tanıma özelliği

21 Şubat 2019 Perşembe

Sinema-Dizi / Organize İşler Sazan Sarmalı



Organize İşler Sazan Sarmalı

Vizyondayken aynı zamanda Netflix platformunda yayınlanması ile bir anda dikkatleri üzerine çeken bu yapımı, Netflix’te gezerken karşıma çıkması üzerine bende izledim.

Yılmaz Erdoğan'ın BKM kadrosundan yaptığı takviyeler ile oluşturduğu ekibi bazı soygun işlerine girerler. Ağına düşürdükleri insanlardan para tartaklayan bu ekip, parasını tartakladıkları bir vatandaşın bu durumu bir başka gruba yani iddia mafyasına anlatıp yardım istemesi üzerine iki grup arasında kovalamaca başlar.

İddia mafyasının başında Kıvanç Tatlıtuğ bulunuyor. Saçları öne doğru taralı, gözleri alkolden sulanmış, göbekli bir halde, alışılmışın dışında görüyoruz. Konuşma şekli, şivesi, ciddiyeti, esprileri, ile çok güldüm çok eğlendim.

Tabi konu içinde Yılmaz Erdoğan’ın ailesi ilgili farklı mevzular dallı budaklı gelişmelerde var. Onların detayına girmiyorum.

Sinema işletmecileri, dijital platform yöneticileri ve film yapımcılarını karşı karşıya getirip ilgileri bir anda farklı yönlere çeken bu yapım beni hayli eğlendirip güldürdü. Film arayışında olanlara tavsiye ederim.

19 Şubat 2019 Salı

Sinema-Dizi / Gotham



Gotham

Gotham city aslında bir çok filmin geçtiği, karanlık, sisli, suç oranının tavan yaptığı, güneşin pek olmadığı, New York City’nin farklı bir halidir. Ve bir çoğunuzun bildiği gibi Gotham City demek Batman demektir.

Fakat dizide öyle yarasa adam yok. Yarasa  adamın çocukluğu ve kente çöken suç şebekelerinin hikayesi var.

Bruce Wayne (büyüyünce Batman olacak) daha çocuk. Annesi, babası vurularak öldürülür ve kendisi, kocaman malikanesinde, sonsuz servetiyle beraber hizmetkarı Alfred ile yaşar.

Şehirde çok büyük suç şebekeleri vardır. Bu şebekeler kimi zaman devlete sızar, polis departmanını kontrol etmeye çalışır. İyi yürekli polisler bunlarla savaşır. Aynı zamanda Bruce Wayne büyüdükçe kendini geliştirir, Gotham’ın en zenginlerinden olduğu için bu  şehre bir vefa borcu vardır.

Joker, Penguen, Kedi kız ve daha niceleri dönem dönem dizide yer buluyorlar. Karanlık atmosferi, gangsterlerin yaşadığı, siyah deri kaplamalı, abajurlu mekanlar, çalan müzikler Gotham’ın atmosferini yansıtan ince detaylar olmuş.

Tahmin ettiğiniz gibi bu yapım öyle süper kahraman dizisi değil. Zira öyle olsa en başta ben izlemezdim. J 90’lı yıllarda Parliament Sinema Kuşağında gösterilen Batman filminden tanıdığımız gotik, Gotham şehrine   sizinde ilginiz varsa bu dizi hoşunuza gidebilir.

18 Şubat 2019 Pazartesi

Teknoloji / Acer Swift 7






Acer Swift 7

Dünyanın en ince notebook'u olma unvanını elinde bulunduran Acer Swift 7 geçen yıl Las Vegas’ta düzenlenen CES fuarında tanıtılmıştı. En sonunda ülkemizde de satışa sunuldu. Fakat hemen belirtelim Acer bu modelini yıllara göre güncelliyor.Yani önümüzdeki aylarda daha güçlü daha ince 2019 model Swift 7’ler görebiliriz. İnceleme fırsatı bulduğum bu model 2018 yılında tanıtılan oluyor.

Ben bu notebook'u ilk gördüğümde inceliği karşısında çok şaşırdım. Ciddi ciddi adamlar yapmış dedim. Tamı tamına 8.98 mm kalınlığa ve 1,15 kg ağırlığa sahip. Üstelik tasarımında kaliteli malzemeler tercih edilmiş.

İşlemci olarak i7-7Y75 gibi bir platform kullansa da i7 adına aldanmayın, çünkü 7Y75 serisi, Core M gibi zayıf bir mimari üzerine şekillendirilmiş. Yani günlük standart işlemleriniz  (sosyal medya, mail yazmak, film vs) dışında oyun, ekstra güçlü programlar için yeterli değil.

Bellek olarak 8 GB tercih edilse de Low Power DDR 3 ile gene bizi şaşırtıyor. Low Power olarak DDR 4 neden tercih edilmemiş anlam veremedim.

Son olarak, şu günlerde 7700 TL civarında satılan bu ürüne alternatif olarak, az daha kalın ama çok daha performanslı bir çok ürün bulunmakta. Son kullanıcının bunu dikkate almasında fayda var.

- İntel i7-7Y75 işlemci
- 256 GB SSD
- 14” Full HD IPS dokunmatik ekran
- İntel HD Graphics
- 2 Adet Type-c yuvası
- Metal gövde
- Parmak izi okuyucu
- Klavye aydınlatması
- Stereo ses sistemi

15 Şubat 2019 Cuma

Sinema-Dizi/ Kar Küreyici






Kar Küreyici

Kilometrelerce uzunluktaki devasa tren, yoğun tipi altında ilerlerken en arka vagonlarda yavaş yavaş bir ayaklanmanın  hazırlıkları yapılıyordu.

Yönetmen sandalyesinde Koreli Bong Joon-ho’nun oturdu bu filmde, yakın gelecekteki bir iklim değişikliği sonucu dünyanın karlar altında kalmasıyla beraber hareket halinde olan bu trenin içindeki yaşam savaşı anlatılıyor.

Bir nevi Nuh’un gemisinin farklı versiyonu olan bu makine, sürekli hareket halinde olarak donmuyor ve ön taraftan kürediği karlar ile de içme suyu ihtiyacını karşılıyor.

Sınıfsal farklıkların olduğu bu ortamda en arka vagonlar, fakir ve sosyal statüsü düşük insanların barındığı bir nevi gettolar gibi. İlerleyen vagonlar daha zengin elit insanların barındığı lüks mekânlar. Bu bölgelerde sera ve akvaryum gibi tedarik amaçlı yaşam alanları var. Akvaryumdan balık vb su ürünleri gibi ihtiyaçlar karşılanıyor. Tabi bu hizmet zenginler için. Merak edenler için makinist bölümünde bir nevi lider görünümünde artık ne anlam yüklerseniz yükleyin hatta yaratıcı vurgusu da yapılan, bu tren ve ray sisteminin mühendisi bulunuyor.

Tekrar ilk cümlede adı geçen arka vagonlara dönelim. Senaryo klasik bilim kurgu filmlerinden farklı olarak trende geçen sınıfsal farklılıklar üzerinden yürüyor. Treni yöneten idareci kesim, fakir halka zulüm uygular, isteklerine boyun eğmelerini ister ve en ön vagonlardaki zenginlik ve rahatlıktan haberdar olmamalarını ister. Otoriteye boyun eğmeyen cezalandırılır. Bu cezalandırmalar ibret olması için adeta bir tören halinde yapılır. Arka vagonlardaki halk örgütlenir ve yeter ulaaan dercesine ön vagonlara doğru bir halk hareketi başlatırlar. İşte esas konuya bundan sonra giriyoruz.

Film adeta bittikten sonra oturup düşündüren, izlediğiniz kişiler ile tartışma imkânı veren yaratıcı ve güzel bir eser olmuş. Diktatörlük, sınıflar arası çatışma gibi konulara ilginiz varsa, böyle ilginç bir zeminde, bu konulara vurgu yapan  bu filmi şiddetle tavsiye ediyoruz.

14 Şubat 2019 Perşembe

Teknoloji / Casio Mudmaster GG-1000




 Casio G-shock MUDMASTER    GG-1000


Casio’nun 1,5 , 2 yıldır piyasada bulunan, zorlu arazi şartlarına göre geliştirdiği Mudmaster serisi olan bu modelini inceleme fırsatım oldu.

Mudmaster serisi toplamda üç modelden oluşuyor. Yazıda inceledeğim bu model GG-1000 serisi.

Ebat olarak hayli büyük olan saat, büyüklüğüne ters orantılı olarak hayli hafif. Çetin doğa koşullarına uygun olarak geliştirilip, kamp, yürüyüş, hatta dalış gibi ağır aktivitelere bile dayanıklı.

Saat kolda gayet şık ve dikkat çekici duruyor. Teknolojiden moda kısmına girecek olursak 😊, yazın spor gömleğin altında çok şık bir tercih olabilir.

Fiyat olarak 1800-200 TL aralığında gibi görünse de, bulunduğu kategori içerisinde Tissot gibi 5000 TL civarındaki rakiplerine göre tercih edilebilinir.


-Çamur geçirmez
-Darbeye dayanıklı
-200 metreye kadar su geçirmez
-Led arka ışık
-Dijital pusula
-Termometre
-Dünya saati
-Kronometre
-Düşük pil uyarsı

13 Şubat 2019 Çarşamba

Kültür-Sanat/ San Francisco Modern Sanatlar Müzesi




San Francisco Modern Sanatlar Müzesi

ABD şehirlerini az çok filmlerden biliriz. Planlı, ızgara şeklinde düzenli yolları, müstakil evleri ve downtown denilen şehir merkezinde bulunan gökdelenleri ile bilinir. Başlıkta bahsettiğimiz Modern Sanatlar Müzesi’de San Francisco’nun kalbinde yani downtown’da yer alıyor.




Sindire sindire gezmek için en az iki saat ayırmanız gereken müzede, 16.000 bin m2’lik alanda 33.000’in üzerinde eser sergileniyor.

Müzenin beşinci katında bir heykel parkı dünya çapında ünlü bir restoran hizmet veriyor.


151 Third Street’e bulunan bu yapı çevresindeki diğer alternatif gezinti mekanları açısından bütünlük sağlamakta.


Son olarak müzeye giriş 25 dolar olup, aynı zamanda bir ve ikinci katlarında ücretsiz gezilen sergilerler bulunuyor.

12 Şubat 2019 Salı

Kültür-Sanat / Tess Gerritsen-Yörünge




Tess Gerritsen-Yörünge

Tess ablamızın daha önce birçok kitabını okumuştum. Hatta Rizzoli İsles serisinin sonlarına da yaklaştım fakat yazarın bu tarzda bir romanına ilk defa rastladım.

Kitap, konu olarak isminden de tahmin ettiğiniz üzere uzayda yaşanan bazı olağan dışı gelişmeler ve buna paralel dünyadaki NASA merkezinin etkileşimi üzerine kurulu.

Konunun içerisinde, uzaya yükselmenin zorluğu, astronotların psikolojisi, dünyada kendilerinden haber bekleyen yakınlarının ruh halleri düşünülen ince detaylar olmuş.

Tabi burada, bu projelerin maliyeti ve projenin başındakilerin devlete karşı aldıkları büyük sorumluluklar, daha önce hiç karşılaşmadığım, bilmediğim politik konular oldu. Yazar, bu nokta ile uzay projelerinin farklı yönlerine dikkat çekmek istemiş.

Diğer garibime giden mesele, astronotların kameralar karşısında canlı yayında “ aaa burada ne kadar mutluyuz, devletimiz bize çok iyi bakıyor “ şeklinde mesajlar vermeye zorlanmaları oldu. Yazar burada bilim adamlarını resmen, zorlanan şov hayvanlarına benzetmiş. Gerçekte de  böyle midir acaba bilemedim.

Neyse, kitap güzel, dikkat çekilen, mesaj verilmek istenen noktaları farklı ve sürükleyici. Ben kendi adıma beğenmiş olup bir solukta bitirdim.

11 Şubat 2019 Pazartesi

Sinema-Dizi / The Punisher (İnfazcı)






The Punisher (İnfazcı)

Son dönemlerde Netflix’te önerilerde bu dizi karışıma çıkıp duruyordu. 1. sezon itibariyle izledim ve güzel, ilgi çekici buldum.

Dizinin adından da anladığınız gibi başrol karakterimiz bir infazcı. Kendisi eski bir Deniz Piyadesi. Dövüş tekniği, donanımı, bilgisi ile tam bir psikopat, ölüm makinası.

Irak’ta görevliyken birliklerine, Taliban milislerine bağlı bir alana operasyon emri gelir, ama bu emir gizli, yasa dışı bir emir olup ABD hükumetinin haberi yoktur. Askerler resmen ateşe atılır ve bunun sistematik olarak ABD askerlerini ufak ufak öldürmek üzerine, arka planda  daha büyük bir şeye hizmet ettiği anlaşılır.  Bizim infazcı, kendilerini ateşe atan  amirini yere serer, ülkesine döner. Bunun sonucunda İnfazcının ailesi katledilir. İnfazcı daha sonra bunlardan intikam almak için yer altına iner ve gemileri yakar. Esas  macera bundan sonra başlar.

Oyunculuk, kurgulanmış sahneler,zeka dolu stratejiler ile bu diziyi izlemeye devam kararı aldım. Bu tip dizileri sevenlere şiddetle tavsiye ederim.

8 Şubat 2019 Cuma

Sinema-Dizi / Bird Box


BİRD BOX



Geçen hafta sonu izlediğim filmlerden biride  Bird Box oldu. 2018 yılında vizyona giren bu film, göz teması ile insanları etkileyen, adeta bir psikopata dönüştürüp ölümüne neden olan bir gücün insanlar üzerindeki etkisini anlatıyor.

Film iki yönlü olarak geçmiş ile şimdiki zaman aralığında dönüşümlü olarak ilerliyor. Başrol oyuncumuz meşhur Sandra Bullock, eşinden ayrılan hamile bir bayan rolünde. Sonra, bu gizemli güç yada etki artık her ne ise kendisini gösterir. Ortalığa kaos hakim olur. Bir süre sonra 3-5 kişi ile beraber bir eve sığınırlar. Camları komple kapatıp dışarısıyla göz temasını keserek yaşamaya çalışırlar.

Aradan beş yıl geçer. Telsizden bir anons sesi yankılanır. Bu kaostan kaçan, kurtulan insanların sığındığı bir bölgenin adını duyarlar. Sadece iki çocuğu ile beraber yalnız kalan Sandra, kayık ile nehri takip ederek, çok çetin bir yolculuk sonucunda bu bölgeye varır.

İzlemeyenler için biraz ipucu verdim aslında ama daha detayına girmediğim birçok nokta var.

Bu tip gerilim temalı birçok film çekildi, ama bu yapım sağlam oyunculuk ve insanı ümitsizliğe düşüren yoğun psikolojik gerilim sahneleri ile benzer örneklerinden kısmen sıyrılıyor.

7 Şubat 2019 Perşembe

Kültür-Sanat / Adam Fawer – Olasılıksız




Adam Fawer – Olasılıksız

Adam Fawer tür olarak bazı kitaplarında, kovalamaca, suç, deney vs gibi konulara girse de, onu rakiplerinden ayıran esas sır, bu olaylara dayandırdığı temellerde gizli.

Yazar bu kitabında da konuyu sıradan bir karakterin üzerine kurmak yerine, beyni farklı çalışan, milimi milimine hesaplamalar yapan ilginç bir kişilik üzerinden yürümüş. Bu ilginç karakter başrol oyuncumuz olan Caine oluyor.

Caine süper bir zekâya sahip kumarbaz bir vatandaştır. Kumar oynadığı kulüpte içeri borçlanır ve kulüp sahipleri parasını kurtarmak için adamımızı hırpalayıp borcunu ödemesi için bir süre verirler. Caine’nin aynı zamanda bir ikizi vardır. Şizofren olan bu ikizi tanırken aynı zamanda çok lazımmış gibi şizofren hastalığının inceliklerini öğreniyoruz. 😊 Konuya dönersek, Caine’nin bu olasılık hesaplama özelliği ve buna bağlı gelişen his-öngörü yeteneği derin devlet tarafından fark edilir. Tam karanlık adamlar Caine’i yakalamak üzereyken ortaya bir anda eskilerin Sovyetlerinden kalma Nava çıkar.

Sovyetlerin eğitim kamplarında yetişen Nava, çocukken ABD’ye sızması için evlatlık ve göstermelik olarak bir aileye verilir. Sovyetlerin dağılması sonucu Nava’nın dâhil olduğu proje çöker ve Nava ortada kalır. CIA kendisini keşfeder ve kendi çıkarları için kullanırlar. Daha sonra Nava yolunu bulur ve Korelilere bilgi satar.

Bizim Caine ile Nava’nın yolları bu bilgi satma sürecinde kesişir. Nava, Caine’i CIA’nin ataklarından kaçırmaya çalışır.

Kitap bol aksiyonlu, güzel bir kurguya sahip. İlk başta 4-5 farklı olay olarak başlasa da sonradan olaylar tek noktada toplanıp bir solukta bitiyor.

6 Şubat 2019 Çarşamba

Sinema-Dizi/ Piyanist






Piyanist

Almanların ikinci dünya savaşı döneminde yaptıkları soykırım, zulüm vs gibi konuları ele alan birçok filme mutlaka denk gelmişsinizdir. Ama bunların içinde özellikle öyle bir tanesi var ki, hem eziyeti ve zulmü, hem de savaş ortamında yaşam mücadelesi ile beraber sanat aşkını çeken bir piyanistin gözüyle olaylara yaklaşıyor.

Varşova devlet radyosunda piyano çalan piyanist Szpilman, Almanların Polonya’yı işgal etmesine tamda devlet radyosunda piyano çalarken yakalanır.

Almanların işgali sonrası gettolara yerleştirilen Yahudi asıllı Polonyalılar burada insanlık dışı uygulamalara maruz kalır. Yahudi asıllı olan bizim piyanistte işe bu gettolarda yaşam mücadelesi verir.

Sonra gel zaman git zaman bu bölgede, Almanlar ayıklama yapar ve insanların çok büyük bir kısmını trenler ile soykırım kamplarına götürürler.

Piyanist daha sonra gettonun dışındaki tanıdıkları vasıtasıyla buradan kaçar. Dışarıda kaçak göçek yaşamaya çalışır. Daha sonra Almanlara karşı iç isyanlar başlar ve halk örgütlenir. Tabi bu arada Sovyet birlikleri Polonya’ya derinden derinden yaklaşmaktadır. Harabe halindeki yerlerde derbeder görünümü ile yaşayan piyanist, bir Alman subayına yakalanır. Kendini piyanist olarak tanıtan Szpilman’a subay inanmaz ve piyano çalmasını ister. Piyanistin performansı karşısında çok etkilenen Alman subayı, Sovyet ordusu gelene kadar piyanistin saklandığı yere yemek götürür.Daha sonra Sovyetler Polonya’ya gelir. Almanlar temizlenir ve ailesini kaybetmiş olan piyanist tekrar devlet radyosunda çalmaya başlar.



Piyano dinleyerek inceleme yazısını yazdığım bu film, 28 Şubat 2003 yılında vizyona girmiş olup, IMBD’den 8.5 gibi iddialı bir puan alarak sinema sevenlerin beğenisini kazanmış. Hala izlememiş olanlar için şiddetle tavsiye ediyorum.

5 Şubat 2019 Salı

Kültür-Sanat





                   Peygamberler ve Dinlere, Farklı Bir Bakış Açısı ile Bakmaya Hazır mısınız?



                                                      Son Üç Peygamber-Ergun Candan



Yoga ile ilgilenmeye başladığımdan beri, yaşamı, fiziki bedenin ötesini veya sonrasını hep merak ettim. Merakımın peşinden gittim ve bu alanlardaki kitaplara dönem dönem yöneldim.

Okumuş olduğum bu kitapta da, ezoterizm çerçevesinde üç büyük semavi din ve bu dinleri yaymak için görevli olan peygamberlerin, bu süreçteki zorlu yaşamları anlatılıyor.

Öte âlemi ve içinde bulunduğumuz bu boyutu, farklı bir çerçevede ele alan bu kitap, maddenin ötesindeki enerjisel varlıkları ve bu varlıkların, maddesel âleminde içinde olduğu dünyamız ile nasıl  etkileşimde olduğunu açıklıyor.

Peygamber ve din olgusunu farklı bir açıdan inceleyen ve okuyucuda beyin fırtınası yapan  bu kitap bazı okurlara ters açıdan yaklaşabilir, önceden buradan belirteyim.

Bu tip gizemli konulara ilgim olduğu için kitap benim çok ilgimi çekti. Özellikle Musa Peygamber’in gizemli yolculuğu ve kavmi ile iletişimi dikkatimden kaçmadı. En önemlisi kafamdaki bazı karanlık noktaları farklı bir ışık ile görmemi sağladı.

4 Şubat 2019 Pazartesi

Sinema-Dizi



Mrs. Wilson

BBC’nin 3 bölümlük mini minnacık dizisi olan Mrs Wilson, Bay Wilson’un ölümünden sonra ortaya çıkan gizemli bayan karakterlerin, Bayan Wilson üzerindeki etkisini anlatıyor.

İstihbarat binbaşı olan Bay Wilson aynı zamanda hobi olarak yazarlık yapmaktadır. Görevli olarak başka ülkelere giden binbaşı, bu bölgelerde yazar olarak kamufle olur. Gittiği bu ülkelerde ya da geri dönünce kendi ülkesinde, ceviz üzerine ceviz kırar. En son evliliğinden boşanmış gibi yaparak yani sahte evlilik belgesi düzenleyerek, en son gönlünü kaptırdığı kendinden yirmi yaş küçük olan Bayan Wilson’u kandırır ve evlenir.

Bay Wilson’ın ölümünden sonra eski eşler piyasaya dökülür. Şoka uğrayan Bayan Wilson, eşinin yalanlarla dolu olan geçmişini araştırmaya koyulur.

IMBD’den 7.4 alan dizinin ilk bölümü bence güzel, ikinci bölümü normal ve üçüncü bölümü ise biraz sıkıcı geldi.

1960’ların İngiltere’sine ve zarif İngiliz aksanına ilginiz varsa bu küçücük dizi belki ilginizi çekebilir.

1 Şubat 2019 Cuma

Kültür-Sanat




Çöpe Atılan Kitaplardan Oluşturulan Kütüphane

Birçok belediye, kütüphane gibi projeleri hayata geçiriyor. Kütüphanelerin artması ve çeşitlenmesi benim gibi kitapsever insanların ilgisini çekse de haberini paylaştığım belediyenin projesi, aynı zamanda çöpe atılan kitapların değerlendirilmesi açısından daha fazla ilgimi çekti.


Ankara'nın Çankaya belediyesi 2016 yılından beri, çöp konteynerlerinin yanına bırakılan kitapları dezenfekte ederek bir kütüphane kurmuş. 2016 yılı sonunda 3500 kitap sayısına ulaşan bu kütüphane, bağışlarında etkisi ile 2018 yıl sonu itibariyle 25 bin kitaba ulaşmış.

Belediye bu kütüphaneyi, Temizlik İşleri Müdürlüğü’nün bulunduğu şantiyede kurmuş.

Tarih, sanat, kişisel gelişim gibi geniş bir alternatif imkânı sunan bu mekân, işçilerin dinlenme saatlerinde kullandıkları adeta bir sosyal ortama dönüşmüş.

Ayrıca toplanan kitaplar, yenilenen bir çöp kamyonu ile adeta gezici bir araç haline getirilerek, civardaki ilçe ve köy okullarına kitap ulaştırıyor.

Atılan kitapların, itina ile ayıklanıp, temizlenip bir kütüphanede kullanıma sunulması ve bu kitapların belediyenin kendi imkânları ile civardaki köy ve ilçe okullarındaki ihtiyaç sahibi öğrencilere ulaştırılması beni çok mutlu etti. Bu tip ihtiyaç odaklı projelerin daha fazla yaygınlaşmasını ümit ederek yazımı noktalıyorum.