Daha önce "Saklı Seçilmişler" kitabı ile gıda terörünün iç yüzünü ortaya döken araştırmacı yazar Soner Yalçın, son kitabında ise; ilaç, aşı ve tıbbi cihazlar üzerinden halk sağlığı ile nasıl oynandığı ve bu işlerden ticari kazanç sağlayan kar odaklarını mercek altına alıyor.
İşlerin yürüdüğü bir düzlem var. İlaç satmak için hastalık(lar) icaat edilmeli, sonra bu hastalığı icaat edenler tedavi için sürekli ilaç satmalıdır. Bu ilacı satan ilaç şirketi personelleri, doktorlar ile tamamen duygusal bağlar ( yemek, lüks hediyeler vs) kurmalıdır satış için. Yani işler en tepeden en aşağıya doğru, bu şeklide işliyor kitaba göre.
Gerçekten hasta mıyız? Yoksa hasta olduğumuza mı inandırılıyoruz?
Kitapta gerçekten çok enteresan bilgiler var. Mesela en ufak psikolojik rahatsızlık hissedenlerin hemen antidepresanlara yönlendirilmesi bunlardan birisi. Kolesterol ilaçları üzerine, ilaç kullandırmaya yönelik kasıtlı algı çalışmaları, Dünya Sağlık Örgütü'nün raporları ile bu ilaç lobisinin desteklenmesi, bazı yabancı ilaç firmalarının ülkemizde insanları denek olarak kullanması dikkatimi en çok çeken konular oldu.
Medyada bu kitap çok tartışıldı, kimi doktor destekledi fakat genel olarak gördüğüm kadarıyla destek bulmadı, kimisi komplo teorisi bile dedi. Benimde çevremde sorup soruşturduğum kimi doktorlarda kitaba yönelik eleştirilerde bulundular. Fakat, Soner Yalçın kitabı eleştiren doktorlarında bu küresel sistemin eğitim anlayışı ile yetişen bilim adamları olduğu için gerçeği fark edemediklerini öne sürdü.