Sayfalar

29 Temmuz 2020 Çarşamba

Germinal - Emile Zola


Etienne iş arayan bir maden işçisidir. Yolu, Voreux isimli maden ocağında kesişir. Sorar soruşturur, iş arar ve sonunda madende çalışmaya başlar. Bu madenin hemen yanında maden işçilerinin kaldığı lojman gibi bir madenci kasabası vardır.



Kapitalizme karşı içi nefret ateşiyle dolup taşan Etienne, sürekli şartları sorgular, sağda solda emekçinin haklarına karşı işçileri bilgilendirir. Kendileri düşük ücretle sürünürken, yönetimin sosyete yaşantısı üzerinden diğerlerine gaz verir. Daha sonra işçi ücretlerine yönelik maden yönetimi kısıtlamaya gider ve  Etinne, fırsat bu fırsat halkı  ateşler. Cümle alem yönetime karşı ayaklanır, greve katılmayanlar tartaklanır ve dövülür. İsyan çevre madenlere de sıçrar.



Neyse konu hakkında bu kadar spoiler yeter. :) Kitap anlaşılacağı üzere kapitalizm vurgusuna yönelik.  Kapitalizme karşı anarşizm silahını gösteren yazar baya dişe diş bir mücadeleyi anlatmış bizlere. 



Karşılıklık konuşmalar, madenci köyündeki sefillik, küçük evlerde kalabalık ailelerin yaşantısı, maden çukurlarında, çıplak ayak suyun içinde veya ateş gibi galerilerde çalışmak zorunda çalışan insanların dramı gerçekten çok etkileyici anlatılmış.  



Kapitalizmi önümüze nar ekşisiyle koyan yazar, unutulmayacak bir baş yapıt bırakmış. 

14 Temmuz 2020 Salı

Küre Dağları Gezi Yazısı

Kastamonu ili, Pınarbaşı ilçesinde  bulunan bu bölgede gezilecek hayli nokta var. Fakat zamanın yanında ayrıca konaklama ve rehber zorunluluğu da işin içine girince hedefleri üç noktaya kadar indirmek zorunda kaldım.

Belirlediğim noktaların Ankara'ya uzaklığı 300 km mesafede bulunuyor. Yaklaşık 4 saat sürdü. Giderken Safranbolu'da kahvaltı yapıp lokumda aldık. 

1-)Horma Kanyonu: Kanyon girişinde inşaatlar var. Yani daha yeni yeni bir şeyler yapılıyor. Giriş ücretsiz (şimdilik). Sanırım WC de yok. Göz ucuyla baktım göremedim. Dediğim gibi tesisleşme daha yeni yeni gelişiyor. Burada tahmin edildiği gibi suların içinde cıbıl cıbıl ilerleyemiyorsunuz. Yani, bir Saklı Kent kanyonu gibi düşünmeyin. Çünkü Saklı Kent kanyonu bunun yanında biraz minyatür kalıyor. Kanyonun içinde ulaşım, kayalara tutturulan asma köprüler  ile yapılıyor. Asma köprünün izlediği rota aşırı uzun. Bir saat civarı yürüdük hala sonuna gelemedik. Zaten sonunda bizim ikinci durağımız olan Ilıca şelalesi var. Biz bu şelaleye araba ile gittik. Horma Kanyonu'na çok yakın.
















2-) Ilıca Şelalesi: Çok uzuuun yürüyüşün sonunda  arabaya ulaştık ve kanyonun hemen uzantısı olan, kanyonun serin sularının yaklaşık 15 metreden döküldüğü Ilıca Şelalesi'ne vardık. Şelalenin dibine kadar araba ile gidemiyorsunuz. Öncelikle arabayı otoparka bırakıyorsunuz. Ücreti, araç başı 5 TL. Civarda küçük bir bakkal ve gözlemeci var. WC ihtiyacını sadece bu gözlemecide giderebiliyorsunuz. Fiyatlar uygun ama benden tavsiye siz genede sipariş vermeden önce fiyatları sorun. Jandarmalara yakalanmadan şelaleye girmek isterseniz üstünüzü değiştirebileceğiniz tek yer gözlemecinin wc kulübesi. Dediğim gibi bölge doğa harikası ama en azından önemli ihtiyaçları gidermek için, yada yeme - içme alternatifi açısından sunulan imkanlar sınırlı. Neyse, yaklaşık 10 dakikalık bir yürüyüşten sonra şelaleye vardık. Manzarası mükemmeldi. Şelaleyi gören platformun altındaki çakıl taşlı bölgeye çocuklar ile inmek  yasak. Artı suya girmek komple yasak. Jandarmalar sürekli geziyor ve uyarı tabelaları var. Jandarmalar gidince suya giren gene giriyor o ayrı mesele.  


3-) Valla Kanyonu Seyir Terası: Biz, Horma Kanyonunda olduğu gibi bir gezi tekniği ile en azından bir noktaya kadar Valla Kanyonunu gezeriz diye tahmin etmiştik fakat bu kanyona sadece rehber eşliğinde girildiğini bölge insanından öğrenmiş olduk. Ilca şelalesinden çıkınca yönlendirme tabelalarında; Ejder Çukuru, Ilgarini Mağarası, Mantar Mağarası tabelaları var. Sorup soruşturmadan gitmek istemedik. Yolun  kenarında konuştuğumuz bölge insanı, bu bölgelere uzun yürüyüş ve rehbersiz gidilemeyeceğini söyledi. Zaten saatte ilerlediği için elimizde tek seçenek Valla Kanyonunu tepeden gören seyir terası kaldı. Fakat tam yola çıkarken konuştuğumuz kişi, çok daha yükseğe başka bir seyir seyir terası yapıldığını söyledi. Bizde şansımızı oradan yana kullandık. 15 km'lik araç ile gidilen  uzun dağ yolundan  terasa varınca yükseklikten başımız döndü. Terasın bir noktası, boşluğun üzerine kurulmuş ve aralıklı tahtaların altında  korkunç bir yükseklikten aşağıyı görebiliyorsunuz.






Küre Dağları çok büyük ve gitmeden önce planlaması yapılarak gidilmesi gereken bir yer. Zamanınıza göre bir planlama yaparak daha derinlemesine gezmek istiyorsanız bölgeyi bilen bir rehber ile en az iki günlüğüne gezmenizi tavsiye ederim. 

10 Temmuz 2020 Cuma

Dostoyevski - Suç ve Ceza





" Suç; toplumsal düzenin bozukluklarına karşı bir protestodur"

(spoiler!!!!)

Raskolnikov, gariban şekilde yaşayan, kendi halinde, elindeki değerli eşyaları rehinciye bırakarak üç beş kuruş bulmanın derdinde olan, hukuk fakültesini yarım bırakmış vatandaşın biridir. Gel zaman git zaman ruh hali dalgalanır ve rehinci kadını öldürür. Tam cinayeti bitirmenin rahatlığı ile evden ayrılırken öldürdüğü kadının kardeşi gelir onuda öldürür. 

" Hastalık mı suçu doğuruyordu, yoksa suç mu kendi yapısına uygun, hastalığa benzer bir şeyleri geliştiriyordu. "


Raskolnikov, kimi zaman sisteme baş kaldırıyor kimi zaman toplumsal adaletsizlikten dem vuruyor.

Yazar, ara konuşmalarında okuyucu ile güçlü bağlar kurarak sürecin işleyişini, olayların  sorgulanmasını başarılı şeklide ele almış. Tabi burada okuyucunun motivasyonu da önemli. Farkında olmadan sürece  dahil oluyorsunuz ve  sizde bir şekilde olayları sorgulamaya başlıyorsunuz. 

Ben kitaba bayıldım. Normalde bir çok kitabı acımasızca burada eleştirmişimdir ama bu kitap gerçekten çok efsane. Yazar resmen eline kalemi alıp  beynimize operasyon çekmiş.