Sayfalar

27 Eylül 2021 Pazartesi

Ecinniler / Dostoyevski

 


Kimin eli kimin cebinde belli değil. 

İlk başta Stepan Trofimoviç adında emekli modunda bir amcamızı anlatarak başlayan roman, daha sonra, ortaya karışık misali, türlü türlü insanların konuya dahil olmasıyla çorbaya dönüyor. Burada mesele; karakter aralarındaki bağlantıyı sürekli aklınızda diri tutup, isimleri unutmamanız. Zira konu içerisinde 8-9 tane kilit kişi var.

Konunun ana ekseni şu şekilde. Mevcut Rus yönetimi halkın bir kısmında tepki çekmektedir, bu tepkiye karşılık mevcut yönetimi indirmek için bazı gruplar gizliden gizliye çalışmaktadır. Esas anlatılmak istenen; gizli faaliyet gösteren gruplardan birinin hücre evinde  toplanıp yaptığı  tehlikeli çalışmalar. 

Yazar tartışmasız bu kitabında da gene sanatını konuşturmuş. Karakterler üzerinden yaptığı psikolojik tahliller, betimlemeler, değişen ruh hallerinin yansıdığı davranışlar gene efsane olmuş.

Rus klasiklerinde hep karşıma   çıkar. Mesela hep bir toplumsal statü vurgusu vardır ama fakirlikten sürünen herkesin iyi kötü mutlaka bir hizmetkarı bulunur. Yani hem fakir olup, hem  hizmetkar çalıştırmakta biraz  ilginç. :) 

21 Eylül 2021 Salı

Orhan Pamuk - Kafamda Bir Tuhaflık

 


Bozayı pek sevmezdim, taki Eskişehir'de Kara Kedi bozacısından, leblebi ile tadana kadar. Şimdi bunun kitapla ne alakası var demeyin, kitabı okurken canınız boza çekecek. :)


Köyünden mega şehir İstanbul'a göç eden Mevlut, baba mesleği boza satarak geçimini sağlar. Mevlut için İstanbul sokaklarında gezerek, - Bozaaaaaa diye bağırmak resmen onun için  terapi olur. Eski apartmanların camından boza isteyen müşterilerin sallandırdığı çantaları gökten yağan rahmet gibi bekler. Gel zaman git zaman evlenir. Çocukları olur, hayatın meşgalesinde koşturup gider.

Öncelikle kitap farklı bir çizgide, isimler üzerinden köşe yazısı gibi ve farklı zamanlarda geçiyor. 60'lı yıllarda başlayan konu 2009 yılına kadar sürüyor. Ama zaman bir çizgide akmıyor. Kimi zaman 90'lar anlatılırken, kimi zaman hooopp Mevlut'un ergenliğine geçiyoruz.

Yazar eski İstanbul'u resmen yaşattı,  havasını içime çektirdi bana. Zamana göre değişen şehir, gece kondu mahallelerindeki sağ -sol  çatışması, sağcı ve solcu ailelerin yaşadığı tepelerin farklı olması, esnaf kültürü, siyasi yapıya göre değiştirilmek istenen alışkanlıklar, yazarın kurgulamadaki başarısıyla sayfalara yansıtılmış. 

Kitabı okuyunca, eskinin saf dünyasının, betona gömülen ve para hırsıyla tutuşan insanların mesken tuttuğu günümüze göre, ne kadar güzel olduğunu bir kez daha anladım.