Konya Gezi Notları (11-09-2018)
Manevi hassasiyetimin
zirve yaptığı günlerde, Mevlana'nın “gel gel ne olursan ol yine gel ”sözlerini
anımsayarak, hızlı tren ile Konya’ya doğru hareket ediyoruz.
Daha önce
transit geçip içini gözlemleme şansına sahip olamadığım Konya’ya, bu sefer bir
turist bilinciyle, yürüyeceğim güzergahları daha önceden planlayarak günü
birlik ziyaret ediyorum.
Gezi planımı;
tren garından otobüs ile Mevlana Türbesine gidip, oradan da Mevlana caddesi
üzerinden Alâeddin Tepesi ve oradan tekrar tren garı şeklinde planladım.
Konya’ya varıp
tren garından çıktıktan sonra hiç zorlanmadan hemen tren istasyonunun önünden
Mevlana türbesine hareket eden otobüsü bulup bindim.10 dk. süren bir yolculuk
sonucunda türbeye varıyoruz.
Mevlana türbesine,
aslında sadece türbe demek doğru olmaz. Burası aynı zamanda Mevlevilik tarikatının
ilkelerini, aşamalarını, nefsi terbiye etmek için insanın hangi zorlu
şartlardan geçmesi gerektiğini, temsili maket ve açıklamalı yazılar ile anlatan
mistik bir müze.
( Alâeddin Tepesi )
(Konya Tandır Kebap)
Bu mistik müzeyi
ziyaret edip huzur içinde Mevlana caddesini takip ederek Alâeddin Tepesi’ne
doğru yürüyoruz. Yürüdüğümüz Mevlana Caddesi; gerek kaldırımlarının düzeni ve
temizliği, gerek yol üzerindeki dükkânların tabela standartları ve tek tip
olması ile dikkatimizi çekiyor. Konya'nın her yerinde bu kadar titiz bir
çalışma yapılmışmdır bilmem ama bu yürüdüğümüz caddede gerçekten belediye
güzel işler çıkarmış. Yolumuzun üzerindeki lokantalardan birinde Konya’ya has
meşhur Konya Tandır Kebabını yiyoruz. Tandır da pişmiş kuzu etini, pide ve kuru
soğan ile servis edilen bu kebabın esas püf noktası etinin tandır fırınında
lokum kıvamında pişirilmesinde gizli. Neyse, ağzınızı daha fazla sulandırmadan
gene aynı caddeyi takip ediyoruz. Yolumuz üzerindeki tarihi yapılar ile uyumlu
küçük parklar, arada soluklanmak için yürüyen biz yayaların imdadına yetişiyor.
Aynı şekilde bu parkların birinin içinde bulunan Şemsi Tebriz’i Türbesini de
ziyaret etmeyi ihmal etmiyoruz.
(Höşmerim Tatlısı)
Yaya yürüyüşümüzün ara durağı konumunda olan Alâeddin Tepesi kentin merkezinde bulunup yeşillikler içinde adeta bir vaha görünümü sunuyor. Tepenin üzerinde, Alâeddin Keykubat cami ve türbesi bulunmakta. Tepenin yamaçlarında bulunan bir çay bahçesine kurulup, püfür püfür esen rüzgarı hissederek çaylarımızı içiyoruz. Arkasından, un helvası şeklinde ama içinde dondurma olan Konya usulü höşmerim tatlılarımızı sipariş ediyoruz. Fakat baştan belirteyim bu tatlının Balıkesir taraflarında irmik ve peynir ile yapılan höşmerim ile alakası yok.
Burada
yorgunluğumuzu iyice attıktan sonra yaklaşık 15-20 dk. bir yürüyüş sonunda tren
istasyonuna varıyoruz.
Özellikle Ankara'da oturanlar için hızlı tren çok güzel bir imkan. Bende bu imkandan yaralanıp birkaç defa gitmiştim Konya'ya ve gerçekten gezilecek güzel yerleri var. Keyifli bir yazı olmuş emeğinize sağlık :)
YanıtlaSilÇok teşekkürler
SilKonya iki kez gittim ve çok sevdim. Bir çok yerini görememiş olsam da yien gitmek istediğim yerlerden :)
YanıtlaSilBenim beklediğimden güzel çıktı Konya.Manevi yönünün dışında şehircilik açısından da başarılı.
Sil